top of page

Rekabeti Sevmek: Sürdürülebilir büyüme için “Mavi Okyanustan” vazgeçmek

Burak BABACAN




Büyüme stratejilerinin dinamik ortamında, “mavi okyanus” kavramı uzun süredir kolay yoldan hızlı başarıya ulaşmanın popüler yaklaşımı olarak kabul ediliyor. W. Chan Kim ve Renée Mauborgne tarafından, büyük ilgi gören "Mavi Okyanus Stratejisi" kitaplarında ortaya atılan bu fikrin özü, rekabetin henüz var olmadığı bir pazar alanı yaratarak, adeta tekel olarak sürdürülebilir büyüme sağlama etrafında dönüyor. Ancak artık bu popüler fikre alternatif bir bakış açısı getirmenin zamanı geldi. Bu makalede, yakalanması zor mavi okyanusların peşinde koşmak yerine, büyümenin ana kaynağının rakiplerin olması gerektiğini savunacağım ve rekabetçi bir zihniyetin potansiyel faydalarını vurgularken mavi okyanus stratejisinin dezavantajlarını inceleyeceğim.


“Mavi Okyanus Stratejisi  Eleştirisi”


1. Talep yetersizliğini önceden görememe sorunu


Mavi okyanus stratejisi, işletmeleri, rekabetin minimum düzeyde olduğu veya hiç olmadığı fırsatlar arayarak keşfedilmemiş sularda gezinmeye teşvik ediyor. Bu fikir, agresif bir rekabet olmadan para kazanma fırsatı olarak cazip görünse de bilinmeyen bölgelerin ilk girişimcisi olmak önemli riskler taşır. Daha önce deneyimlenmemiş bu pazarda bir işletmeyi yaşatacak yerleşik talebin bulunmaması ihtimali, önemli mali kayıplara ve kaynakların yanlış tahsisine neden olabilir.


2. Her büyüklükte şirkete uygun olmama durumu


 “Mavi okyanus” pazarındaki toplam talebe ilişkin yetersiz bilgi, okyanus sanılan pazarın göl olduğunu gizleyebilir. Bir gölün içindeyseniz şirket büyüklüğünüz pazar büyüklüğü ile uyumlu olmalıdır. Küçük bir şirkete içinde bulunduğu göl okyanus gibi geliyorsa, “mavi okyanus” stratejisi çalışır. Aksi takdirde büyük bir şirketin yukarı doğru ölçeklendiremeyeceği bir pazarda sıkışıp kalması durumu ortaya çıkar.


3. Kısa vadeli avantaj durumu


 Mavi okyanus stratejileri genellikle kısa vadeli bir avantaj sağlar, çünkü rakipler potansiyel ortaya çıktıktan sonra “mavi okyanus” pazarına girebilirler. Rakiplere karşı sürdürülebilir bir rekabet avantajı yoksa şirketler uzun vadede büyümeyi sağlamakta zorlanabilirler, bu da durgunluğa veya düşüşe yol açabilir.


4. İnovasyonun kısırlaşması

 

Rekabete karşı inovatif çözümler üretmek yerine, sürekli olarak rekabetten kaçınmayı olumlayan “mavi okyanus” stratejisi, bir şirketin buluşçuluk kapasitesini öldürebilir. Rekabetin önüne geçerek bulunduğu pazarda olgunlaşmanın yerine, yeni bir pazarın yeni oyuncusu olmak “buluşçu” olmayı gereksizmiş gibi gösterebilir. Böyle bir durumda şirketin müşteriye sunduğu değer rafine olma fırsatı elde edemez, iyileştirmeler ve yaratıcı yaklaşımlar kısa vadeli tatmine yenilir. “Mavi okyanus” stratejisine göre, rekabet yoğunlaşmaya başladığında şirket yeni bir okyanusa yelken açmalıdır. Bu anlayış çerçevesinde sürekli kaçmak, sahada mücadelenin yerini alır, inovasyonun yerini de yeni bir kaçış rotası belirlemek alır.


"Rekabet Yoluyla Büyümenin Savunusu"


1. Rakiplerin varlığı pazarın çekiciliğine kanıttır

 

Mavi okyanus stratejisinin aksine rekabetçi bir yaklaşım, işletmelerin talep büyüklüğünün bilindiği çekici pazarlarda faaliyet göstermesine olanak tanır. Bu tip pazarlar da rakipler, müşteri tercihleri ve davranışları hakkında değerli bilgi kaynakları haline gelirler.  Rakiplerin varlığı pazarın sürdürülebilirliğinin göstergesi olarak hizmet eder. Sadece rakiplere bakarak, bir pazarın işletmemiz için yeterince çekici olup olmayacağına karar verebiliriz.



2. Rekabet dirençli şirketler yaratır

  

Rekabet sürekli gelişme için katalizör görevi görür. Rekabet içinde işletmeler, önde kalabilmek için ürünlerini, hizmetlerini ve operasyonel verimliliklerini geliştirmek zorunda kalırlar. Bu sürekli gelişim, yalnızca yeniliği teşvik etmekle kalmaz, aynı zamanda şirketlerin değişen pazar dinamikleri karşısında dirençli olmalarını da sağlar.


3. Müşteri odaklılık rekabet sayesindedir

   

Rekabet, şirketleri müşteri memnuniyeti ve sadakatine öncelik vermeye zorlar. Rekabet yoğun bir pazarda rekabetçi değer sunmak yaşamsal hale gelir. Bu müşteri odaklı yaklaşım şirket ve müşterisi arasındaki ilişkiyi güçlendirir ve aynı zamanda yeni müşteriler çekmesine fırsat yaratır.



4. Büyüyebileceğiniz pazar, rekabetin olduğu pazardır


Rekabet yoğun bir pazar ölçek ekonomisinin var olduğu bir pazardır. Ölçek ekonomisi işletmelerin maliyet verimliliği elde etmesine ve büyümelerine olanak tanır. Pazardaki ölçeği kullanabilen şirketler stratejik fiyatlandırma ve maliyet yönetimi yoluyla daha büyük pazar payları elde edebilir ve bu yolla büyüyebilirler.


Sonuç:


“Mavi Okyanus” stratejisinin rekabetsiz bir pazar vaadi her ne kadar cazip olsa da gerçekleşmesi zor ve kısa ömürlü. Yetersiz talep öngörüsünden inovasyonun engellenmesine kadar dezavantajlar, büyümeye yaklaşımımızın yeniden kalibre edilmesi ihtiyacını vurguluyor


"Mavi Okyanus"un cazibesi, hızlı, engelsiz büyüme vaadi. Ancak sürdürülebilir başarının rekabetten kaçınma da değil rekabete ustalaşma da yattığı da açık. Rekabeti benimsemek, dayanıklılığı, sürekli iyileştirmeyi, müşteri odaklılığı ve verimliliği şirket gündemi haline getirir. Rekabet potasında işletmeler kendilerini rafine ederek güçlenirler. Ayrıca rekabet,  şirketlerin gerçek talebin olduğu yerde faaliyet göstermesini sağlar.


Sonuç olarak, şirketlerin zorlukların üstesinden gelmeleri, stratejilerini geliştirmeleri ve pazarda dayanıklı liderler olarak ortaya çıkmaları rekabet sayesinde olur. Sürekli kaçış yerine zorluklardan öğrenerek gelişmek sürdürülebilir büyümenin temelidir.

10 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page